13.10.2023
Dağınık odasıyla mutlu olan bir insanı tamamen yıkamazsınız. Ayakkabısını bağlamaya üşendiği depresif dönemlerinde yakalarsanız belki şansınızı deneyebilirsiniz. Ama tamamen yıkamazsınız dağınık odasıyla mutlu olan o adamı. Mutluyken de, değilken de, sarhoşken de, ayık taklidi yapacak kadar az sarhoşken de... Tamamen yıkamazsınız dağınık odasıyla mutlu olan adamı. Beyni bunu yapmaya elverişli olmasa bile kalbinden çıkan sarmaşık sürgünleri dokunduğu ilk saf güzel şeye sarılı verir. Tamamen yıkamazsınız kalbine ket vurmayan adamı. Oturduğu odada birbirinden alakasız; oradan buradan toplanmış gibi duran kimisi boş saksıları dakikalarca, saatlerce izleyen adamı yıkamazsınız tamamen.
19.10.2023
Kendi kendine bir şeyler yapıp pişman olan adamı pişman edemezsiniz. Kaygısıyla barışmasa da üzüntüsüne sarmalayıp uyuyan adamı yabancılaştıramazsınız yeterince. Varoluşsal yalnızlığın insanların arasındaki yalnızlığıyla kaynaştırmaktan zevk alan bir adamı yalnızlaştıramazsınız. İnsanlardan nefret eden ama onların arasında yürümeden duramayan bir adamdan nefret edemezsiniz. Beynini sürekli uyuşturan, düşünmekten zevk almasına rağmen düşünmemeyi sağlayacak şeyleri yapan adama nasihat vermeyin. Çünkü öğretemezsiniz yeterince. Kendisini hep birilerinden üstün görür dağınık odasıyla mutlu olan adam. Odasının toplanmasından hoşlanmaz kendisini birilerinden üstün gören adam. Çoğu şeyi iyi yaptığını zanneder odasının toplanmasından hoşlanmayan adam. Ama sakardır kendisi. Bazen sırf bir şeyleri kırıp dökmemek için kalkmaz masasından. Üşengeçtir kendisi. Çok fikri vardır masasından kalkmayan adamın. Ama bir şey yaptığı görülmez bu çok fikri olan adamın. Tembeldir kendisi. Dışarıdan sert görünür bu tembel adam. Sert gözükmek için çaba da göstermez. Merhamet sahibidir kendisi. Fazla duygusal olmasına rağmen ağlayamaz kendisini birilerinden üstün gören adam. Cevap alamasa da hayvanlarla konuşur sert gözüken adam. En sevdiği aktivite sessizce oturup etrafa, insanlara bakmaktır. Meraklıdır kendisi. Sevgi gösteren herkese karşılık verir hayvanlarla konuşan adam. Saygı gösterene güvenir. Ama yapılan saygısızlıkları unutmaz fazla duygusal olmasına rağmen ağlayamayan adam. Bazen ölmek ister bu meraklı adam.
21.10.2023
Sessizce bir bankta oturmayı çok sever ölmeyi isteyen adam. Uzun kalırsa biraz beli ağrır. Beli rahatsızdır. Kaygılarının verdiği acıyla belinin ağrısını çoktan unutmuştur bankta sessizce oturmayı seven adam. Yazar olmayı isterdi bir zamanlar, bu beli ağrıyan adam. Belli ki insanları analiz edebilme gücünü kaybetmişti. Çoğu zaman kendini yaşlı, huysuz bir adam gibi hisseder. Ona buna sinirlenir sessizce bankta oturmayı seven adam. Kimseye müdahale etmez. Düşünerek hatalarını kendileri bulsun ister. Umursamaz olabilir kendisi. Ama çoğu hareketlerini irrasyonel bulur insanların. Doğa gibi düşünür kendisi. Gereksiz enerji israfları gereksizdir. Bu yüzden kendisini asmak istemez ama. Kendisinin gereksiz olduğunu düşünmez çünkü. Egoisttir kendisi. Gündüzün aydınlığı ya da gecenin karanlığı gibi şeyler ile ruh hali değişen insanlardan değildir kendisi. İyiyse iyi, kötüyse onu yaşamaya çalışır. Hayatı kendisi için zorlaştırmaz denemez onun için. Bazen zorlaştırır çünkü. Arıları çok sever ama baharın gelişini düşlemez sessizce bankta oturan adam. Alıp bütün sene kış olan bir ülkeye bırakırsanız bu arıları seven adamı. Arıları sevmekten vazgeçmez. İrrasyonel aksiyonlara sinir olur bu arıları seven adam. Sessizce bankta otururken "eğer insan içindeyse" çok görür bu aksiyonları, eylemleri. Huysuzdur kendisi. Bir şeyler öğretmeyi sever bu huysuz adam. Öğrenmeyi de sever kendisi. Dogmalarla çarkı dönen bir ülkeye bile alıp bıraksanız bu öğrenmeyi seven adamı. Öğrenmeyi sevmekten vazgeçmez. Hem insan sevmez hem de kalabalıkları sever bu öğrenmeyi seven adam.
Aklı başında gözükse bile dağınık odasıyla mutlu olan adam. Aslında pek de öyle değildir. Çok kolay kandırabilirsiniz kendisini. Size ihtiyacı olduğunu hissettirseniz yeter. Kimseye ihtiyacı olmaması fikrinden nefret eder bu çok kolay kandırılabilen adam. Kimseye ihtiyacı olmadığını söyleyen insanlara da inanmaz zaten. İnançsızdır kendisi. Bazı şeylere çok kolay bağımlı olabildiğinin farkındadır bu arıları seven adam. Ama bu iradesizdir demek değildir asla, onun için. Aşkı gerekli görür arıları seven adam. Olmasa da olur diyemez bir türlü. Olmasa da olur diyecek diye bir gün, çekinir kendisi. Yaşadığını sadece bu yolla hissetmez. İyi şeyler kadar kötü şeylerin de yaşadığını hissetmesini sağladığını anlamıştır çoktan. Düşünür kendisi. Düşünür ve bunun bir yere varmasını beklemez. Bunun için içi rahattır çoğu zaman. Her şey olacağına varır demez aslında. Kaderci değildir kendisi. Kendisinin geçmişine baktığında bugün geldiği yere gelmek için bir şeyler inşa ettiğinin farkına da varmıştır. Kim bilir: belki de şu anda aynı şeyleri yapıyordur. Bunu yaparken cidarındaki insanları mantıkla seçmeye çalışır. Hata yaptığı da olur. Olur olmadık insanları çevresine alır. İyi ki farkına çabuk varır da daha fazla zarar görmez.
Kahve ve tütün içer, insan sevmez ama topluluklara karışmayı sever. İnsanlara kolay güvendiğini bilir, bunu kırarsa kendisi için iyi olacağını bilir. Ama kusur ya, bırakamaz güvenmeyi. Saygısızlığa tahammül edebildiği için hiç iyi hissetmez kendini. Merhamet sahibidir. Aşık olmak ister. Bunu söylemekten çekinmez. Bu konuda gamsızdır kendisi. Gamsız insanlardan da hoşlanmaz. En azından bir şeylere tepki verebilmeli insan diye düşünür. Eski müzikleri sever. Eski kitapları biriktirir. Dinlerken ya da okurken, yayın zamanlarını düşünür. Yayınlandıkları zamanda yaşayan insanları düşünür. Nasıl yaşadıklarını, ne hissettiklerini merak eder. Ne katacağını düşünmeden yapar bu tarz şeyleri. Şiir dinlemek gibi. Sadece yapar. Pragmatikliği her şeye bulaştırmamaya çalışır. Öyle yaşamın robotlaştıracağını düşünür çünkü. İnsanlara "öğüt" vermesi gerektiğinde: şöyle yapmalısın yerine şöyle yaparsan şöyle olabilir ama ne istediğini sen bilirsin der. Emri vakiden hiç hoşlanmaz. Hatta nefret eder.
Şarkıda söylediği gibi "Tek ihtiyacın aşktır." diye düşünür. Her şeyi çözecek olan şey aşktır demez. Ama çoğu şeyi çözmek için "aşkın daha kolay hale getirdiğini" düşünür. Bu zamana kadar çözdüklerinde aşkın pek bir etkisi olmamıştır. Fakat zamanla ihtiyacı olduğunu anlamıştır. Bunun sebebi hormonlar olabilir, yeterince sevgi hissetmemiş olmak olabilir. Bunu henüz bilemez. Ama bilir ki tek ihtiyacı aşktır. Bazı konularda motivasyonunu geri kazanmaya çalışır. Şimdiye kadar başarılı olduğu söylenemez. Ama uğraşmaktadır. Önemli olan da budur. Motivasyon kazanmaya çalışmaya motivasyonunun olması. Bu onun için iyidir. Mutlu olur bundan. Saçının okşanmasından da mutlu olur arıları seven adam. Yaşamadığın şeyi bilemezsin, ama olurum herhalde diye düşünür. Yalan değil, sevgi konusunda hayatı kaçırdığını düşünür. Sen kariyerine odaklan gerisi gelir zırvalarına aldırış etmez. Ki zaten kariyerine odaklanmaya da uğraşır. Bunu söylemek kimsenin haddi değil diye düşünür bir zamanlar yazar olmak isteyen adam. Son zamanlarda bu dürtü geri gelmiş gibi hissediyor sanırsam. İster ama ne yazacağını bilmez. Ne yapsa hep bir eksik gelir. İçine sinmezse işi yarım bırakır ve başka bir işi yarım bırakmak üzere düşünür ve işe girişir. Nedendir bilinmez, sakız çiğneyen ya da toplum içinde eşofman ile çıkan insanların ciddiyetinden şüphe duyar. Ha bir de kaynaşma harflerini kullanmayanlardan. -Dondurma ister misin? -Neli? Ne? "y" harfi nerede? Neyli olacak işte. Dil konusunda takıldığı bu ufak şeyler onun alameti farikasıdır.
Kaygı atakları esnası dışında, her şeyin bir şekilde açıklığa kavuşacağını, çözüleceğini düşünür. Sessizce bankta oturmayı seven bu adamın şefkate bağımlı olduğunu söyleyebilir miyiz? Söylersek eğer: sevginin olmadığı zamanlarda bazı şeyleri atlatmış olmasına ne diyeceğiz? O halde sevgiye bağımlı değildir. İhtiyacı vardır. İhtiyacı olan bir insanın da elde edemediği şeyleri istemesi hakkıdır. Etik değerler çerçevesinde. Buna bayılmasa da etiği değerlendirmeye bile almadan insanları yargılar bazen. Ön yargı hayat kurtarır der kendisi. Tabii bu önyargıyı zeka seviyesi ortalama bir insanın yapması halinde felaketle sonuçlanabileceğini de bilir.
02.11.2023
Etrafta kaçırdığım bir telaş var gibi hissediyorum. İçimden bir şey o karmaşaya girmeye engel oluyor gibi. Bu iyi bir şey sanırım. Hava sevdiğim gibi kapalı ile açık arasında, az yağmurlu. Bir şey için harekete geçmem gerekiyor gibi hissediyorum. Bunun ne olduğuna emin değilim. Sonuçlarına katlanarak bir cesaret örneği göstersem ya. Kaybetme korkusu burada devreye girip beni kucaklayıp bir kenara bırakıyor. Oradan buraya gelme demiyor. Bunu demediği için de beklemeden sürekli deniyorum. Es versem bazı şeyler daha kolay olacak gibi.
Ne kadar çok aptal insan var, tahmin bile edemezsin. Ucubeliklerini gizleme gereği bile duymuyorlar. Çoğunluğa ayak uydurmanın gerekliliği bu çünkü. Bir süredir kendine zarar verme isteğimden uzaklaşmış bulunuyorum. Artık sanki daha sanki daha sakin olsam diye iç geçirmelerimin karşılığını aldım sanırım.
10.11.2023
Günün aydınlığı, gecenin karanlığı ile ruh hali değişen tiplerden değilim demiştim. Ama sanırım biraz yanılmışım. Tam olarak hangi kısmında yanıldım bilmiyorum. Yazma arzusu gelip geçiciydi ve geçti mi, onu da kestiremiyorum. Ama hala sessizce bankta oturmayı seviyorum. Bazen bu bir bank değil, taş parçası da oluyor. Gövdem ya bir topluluğa -gelen geçen insanlara- ya da geniş bir araziye bakmalı elbet. Bazen sadece ne düşündüğümü düşünüyorum. Kafamı meşgul ettiğime değecek bir şey mi acaba diye. Kafamı meşgul ettiğime değecek bir şey değilse unutuyorum genelde, ne düşündüğümü düşünürken. Hayatımda bana sunulan ya da kendime sunduğum kararlara yönelirken hissettiklerim: sürekli izlediğin bir arazinin içerisine girip gezmemek gibi. Bunun için pek bir cesaret gerekmiyor oluşu: daha gerçekçi ve asıl olan sebebin ne olduğunu düşünmeye itiyor beni.
Bazen sadece gitmek istiyorum. Yolda düşünmek için. Vardığım - varacağım yer önemli değil. Ama sanırım bunu daha önce söyledim. İnsanlar neyin basit, neyin zor olduğunu anlamak için kendilerini rehber alıyorlar. Oysa zorluk da kolaylık da oldukça değişken bir kavram ikilisi. Aşkı bulabilecek miyim diye düşünürken karamsar olmuyorum. İyimser de olmuyorum ama. Genel olarak karamsar gözüksem de bu gibi bir konuda değilim. Bu en çok da beni şaşırtıyor.
Esen rüzgarı seviyorum. Sıcak - soğuk fark etmiyor. Saçlarımın rüzgara direnirken yüzüme çarpmasını seviyorum. Ve bunu çoğu şeyde olduğu gibi sessiz seviyorum. Acaba ben insanları da mı sessiz seviyorum? Sanırım öyle diyebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder