Blog Listem

28 Haziran 2019 Cuma

İyi - Kötü Enerji Deneyi

     Yine sosyal medyada saçmalıkları "gerçek" ya da "bilim" diye yansıtan,bu içerikleri binlerce insana lanse eden "virüs" sayfalardan birinde denk geldiğim bir deneyden bahsedeceğim.

     "İyi - kötü enerji" deneyi.Sanırım ismini kısaca bu şekilde koyabiliriz.Deneyin yapılışı basit,yapılması gerekenler; iki ayrı cam kaba aynı miktarda pirinç koymak,eşit miktarda su eklemek ve 30 gün boyunca belirlenen kaplardan birine kötü sözler söylenirken diğer kaba iyi sözler söylemek.Evlerde yapılan ve kesinlikle doğru çıkan (!) sonuçlar şöyle:Kötü söz söylenen kaptaki pirinçler 30 günün sonunda kararıyor ya da bozuluyor.İyi sözler söylenen kaptaki pirinçler ise ya yeşeriyor ya da hiçbir şey olmuyor.(İlk günkü haliyle kalıyor.)




    Öncelikle deneydeki hatalardan ve eksiklerden bahsetmek istiyorum.Deney,ölçülen,gözlenen bir eylemdir.Yapılan ortam,deneyin amacına uygun,sonuçları etkilemeyecek şekilde olmalıdır.İnternet ortamında sunulmuş deneylerin,en azından bu tür deneylerin,yapılma ortamlarının deneye uygun olmadığını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.Ben de bu deneyi denemek istedim,lakin steril ortam gerektiğinden vazgeçtim.Çünkü kendimi kandırmak gibi bir niyetim yoktu.Peki neden steril ortam? Alt tarafı bir pirinci suya koyuyoruz diyebilirsiniz.Fakat deneyin sonucunu etkileyecek herhangi bir mikroorganizmanın,kötü söz söylenen kabın içine girmesi,bu sonucun kötü sözden ya da kötü enerjiden olmadığını gösterir.Ayrıca pirincin dillere göre algısı farklı mı oluyor?Yani pirinç taneleri konuşulanları anlıyor mu?Tabii ki hayır.Bunu kimse savunmaz da zaten.İyi-kötü algısı olması için pirincin ya da içindeki suyun hafızası olması gereklidir.Hafızası olsa bile bunu yönlendirebilmesi gerekir.Suyun ya da pirincin hafızası sonradan eklenemez.DNAsında kodlu olan hafıza ya da depolanmış kodları kullanır.Yani yine de değişebilirse,her yerde değişebilir.Marmara denizi çok küfür yediği için mi kirlidir,yoksa içine çöp atıldığı için mi?Gerçekçi bakınca her şeyi görebiliyoruz.Deneyin hatasını anlattığımıza göre enerji kısmına gelebiliriz.İyi enerji,kötü enerji,insan enerjisi var mıdır?Olmasının ya da olmamasının kanıtları nelerdir?Olmasının kanıtlarını gösteremem,çünkü elle tutulur,göz ile görülür herhangi bir kanıt yok.Olmadığının kanıtını gösterebilir miyim?Hayır,onu da gösteremem,ama mantık çerçevesinde anlatabilirim.Enerjiyi hissettirdiğini,yönlendirdiğini söyleyen insanlar yine her yaptığını doğa bilimleri ile yapar.Fizik,kimya,biyolojiyi kullanır.Örnekleri nelerdir?


Fizik örneği olarak;bir programa çıkıp dokunmadan eşyaları kaldırdığını söyleyen bir adam kağıtları havalandırıyor,fakat ağır bir kitabı kaldırması söylendiğinde ortamda statik elektrik,fazla elektrik yükü olduğunu söyleyerek bahane uydurur.Çünkü kitabı kaldırmaya nefesi yetmiyor.Evet,kendi geliştirdiği bir teknikle kağıtları ya da verdiği nefesin kaldırabileceği yükleri kaldırıyor.(Tabi bu düzenli bir kaldırma değil,kağıtlar uçuşuyor.)Geliştirdiği teknikle nefesini aniden,istediği yönde doğru veriyor,fakat kendi tekniği sayesinde nefes verdiğini hissettirmiyor.Yani enerjiye sahip olan değil nefesi kuvvetli bir abimiz.Biyolojiden örnek olarak;koltuk altındaki artere(atar damara) bir tenis topu yerleştirerek,nabzı durdurmak ya da yavaşlatmak örneği verilebilir.Kimyadan aklıma gelmese de bunlar basit,ama bilmeyen insanı büyüleyen numaralardır.Enerji ile alakası yoktur.Şuan popüler olan enerji,herhangi bir Afrika kabilesinde yapılan bir riütelden farksızdır.Ama fal baktıran bir arkadaşa bu kabilenin ritüelinden bahsettiğimiz zaman saçma olduğunu amaçsız olduğunu söyler.İşte o zaman o arkadaşa atılacak bakışı tahmin edebiliyorsunuzdur umarım.İnsan vücudundaki gerçek enerji,dıştaki çakra vs gibi saçmalılar değil,bildiğimiz ATP dir,şekerdir,yağdır.






   Bu asılsız dolandırıcılıkların yaygınlaşmasında dinin de payı vardır.Şimdi "sen de boşluk buldukça dine sallıyorsun be kardeşim" ya da "bak şurada fal yasak" gibi ithamlarla lütfen gelmeyin.Çünkü gerçek,gerçektir.Enerji denilip de saçma saçma işler yapılması,buna inanan insanlardan paralar kazanılması bir yerlerden tanıdık geliyordur umarım.Falda geleceği görmek,tek boynuzlu atlar,dağda yaşayan yetiler,ejderhalar,yarı keçi insanlar ne kadar gerçekse melekler,cinler,şeytanlar da o kadar gerçektir.Bu karşılaştırmalar,asılsızlıklar saçmadır ama gerçektir ve gerçek olan da  aksi kanıtlanana kadar tamamen gerçektir.Lütfen objektif bir bakış açısından bakın ve gerçek nedir görmeye çalışın.Gözle görülmese de mantıkla görmeye,yorumlamaya çalışın.
Önerilen:https://bllblt.blogspot.com/2019/03/kurtarc-kendiniz-olun.html

Enerji ile alakalı,bunu da açıkla ya da "şu mantıklı aslında" dediğiniz örnekler varsa bana iletmenizi rica ediyorum.Birlikte öğrenelim,geleceğimizin eline tereddütte kaldığımız,ancak inançla kabul edebileceğimiz şeyleri bırakmayalım.Geleceğimize umut verelim ki umudumuz olsunlar.Birikimimizi mantıkla,bilgiyle yapalım,okuyalım.Çocuklarımız,torunlarımız entellektüel bir ailede büyüsün.Profesör İlber Ortaylı'nın da dediği gibi:Ben paranın eliti değil,aklın elitiyim.Kendimize biriktirelim,kumbaramız aklımız olsun.

15 Haziran 2019 Cumartesi

Özgürlük

   Özgürlük genel kullanılan bir kavram olsa da aslında "ne anlama geldiği" sorulduğunda cevaplar çoğu zaman yetersiz ya da alakasız olur.Bazı kelimelerin anlamlarını bilmek yerine;kullanmak,istemek,yaşamak daha normal ve kolay gelir.Bu yüzden insanın anlamını bilmek yerine sadece yaşadığı,kullandığı bazı kavramlar vardır.Bunlardan birisi "özgürlük"tür.

   Özgürlük,yanlış anlaşılmaya çok müsait ve çoklu anlam taşıyabilen bir kelimedir.Yani yanlış anlaşılan özgürlük değil,anlamıdır.Bireyden bireye değişen özgürlüğün "ne anlama geldiği,nasıl ve ne amaçla kullanıldığı" fikri değişir.Kimisi parasının çok olmasını özgürlükle anlamlandırır,kimisi istediği kıyafeti giydiği için özgür hisseder,kimisi fikirlerine saygı gösterilmesinin özgürlük olduğunu ifade eder.Bunlar gündelik problemlerden ortaya çıkmış çözümlerdir aslında;dilediği kıyafetle gezmek,fikirleri yüzünden aşağılık olarak görülmemek,dilediğini anında satın alabilmek...Ben bu sefer çocukça bir özgürlük tanımı üzerinden gidip,ayrıca farklı yerlerde de farklı tanımlara ve örneklere yer vereceğim.

   "Kuşlar gibi özgür olmak" derken kuşların özgür olduğunu düşünmüyorlardır umarım.Çünkü özgürlük,uçmak gibi basit bir olayla açıklanamaz.Zaten bu bir açıklama olmasa bile yine de özgürlüğü anlamca küçümsemek oluyor.Sosyolojik olarak özgürlük,az da olsa zekaya sahip olan varlıkların kurallarını kendi koyması,istediği zaman bu kurallara uyup istemediği zaman uymamasıdır.Aslında bu kurallara uymak ya da uymamak gibi seçimlerinin olması bile özgürlüğün bir yere kadar olduğunu gösterir.İstediği zaman uyarsa istediği için uymuş olur,istemediği zaman uyarsa,istemese bile uyabileceğini gösterir.Tam tersi de aynı şekilde.Özgürlük,karar ağını ortadan kaldırmaz.Aksine daha da zenginleştirir.Bu da daha fazla karmaşa demektir.Yani asla bir düzen olamaz,sınırları birisi belirleyip sınırı geçeni cezalandırmadığı sürece...Kuralsızlık özgürlük değildir.Kuralsızlık,rastgeleliktir.Ama rastgele olan olaylarda bile kurallar kendiliğinden oluşur.Bir sınır,bir çıta oluşur.Çünkü sınırsızlık için saf enerji gerekir.Enerji maddeye dönüştüğü zaman belirli sınırlar içine girer.Maddenin,dolayısıyla insanların ve doğanın da bir sınırı vardır.Farklı bir yerde açığa çıkmış bir enerjinin "maddesel haliyle" müdahelesi olmadığı zaman,doğa,belirli şeyleri yapar.





     Özgürlüğün bir de hiyerarşik yapının üstünden sosyolojisini ele alırsak şöyle söyleyebiliriz:Hiyerarşik düzende en az özgür olan en alt sınıftır.Çünkü üstünün koyduğu kurallara,düzene uymak zorundadır,tabi işine ihtiyacı varsa.Bir öğretmenimin de dediği gibi "Kral,kural koyar." Kral kendisi olduğu sürece,o az bile olsa zeki olan varlık özgür sayılır.En azından diğerlerinden daha fazla.Kralını başkası yaparak köle olan varlık ise,iradesini kralının kurallarına göre belirler.Köle olmasının sebebi kralının elinde olmasıdır.Zayıf yönleriyle birlikte bağlı olduğu ihtiyaçlarını bilen ve bunlara sahip olan kral,iradeli varlığın iradesini kontrol altına alır,sonucunda iradesi sömürülmüş her şeyden habersiz varlık,kralın kölesi olur,özgürlüğü kısıtlanır.


    Belki de özgür olmak hiçbir şeyi bilmemektir.Belki yüklerini attıkça yükselen bir balondur özgürlük,belki yüktür bilgi,belki de özgürlüğün anahtarı.Belki de özgür olmak her şeyi,en azından bilebileceğin her şeyi bilmektir.*Belki özgürlük bilmektir,belki de bilmemek...Ama aptallık kesinlikle mutluluktur.Keşke mutlu olsam...